8 Aralık 2016 Perşembe

Teslimiyet

"Teslim oluyorum" dedi sessizce. Kuytu köşesinde sakladığı eskimiş defterine yıpranmış kelimelerini dökerken.

"Başkalarının hayatlarında baş rol olmaktansa, kendi hayatımı yönetmeyi seçiyorum" dedi, haklıydı da, aynı anda aynı süreçten geçen öyle fazla insan vardı ki, o bile kendi realitesini sorgularken başkalarındaki çırpınışları gördükçe bunun bir süreç olduğunu görüyordu.

Sanki tarihe tanıklık ediyormuşçasına, kimlerin yükselip kimlerin düştüğünü izliyordu hiç kımıldamadan, kendi yansımasının düşenlerden öi yoksa yükselenlerden mi geldiğini merak ediyordu. Sürekli soruyordu "Sence ne olacak?" "Ne hissediyorsun?" cevapların hepsi aynıydı.

"Sen neyi görüyorsan o"

"Ben bir şey göremiyorum ki! Ondan sana soruyorum!"

"O zaman belki de hiçbir şey olmayacak"


Hiçbir şey. Kulağa belki de hem tatlı hem de acı gelen, grinin o çelimsiz ama bir o kadar da hayat değiştiren enerjisinin bir izdüşümü. "Hiçbir şey" ya, belki gerçekten o kadar da basit.

O gece kafasını gökyüzüne dikerek tek bir dilek diledi, kollarını dizlerine sararak çömeldiği köşesinde, Aralık soğuğunu yok sayarmışçasına iklimlere meydan okuyabilecek kadar doluydu içi, yanan kalbi ateşi olmuştu dondurucu soğukta.

"Teslim oluyorum" dedi titrek bir sesle. "Sana, size, hepinize"

"Teslim oluyorum" 

Bir adam geldi yanına ansızın, sihirli lambadan çıkan cin misali.

"Geldim" dedi, "Üzgünüm, geç kaldım"

Adamla göz göze gelen ruhunu hissetti birden, sonra kafasını ürkekçe çevirerek, başka bir yere bakmaya çalışırken göz göze geliyormuş gibi yaptı. Gözlerinden her kelimeyi hissettiği o adamı bir solukta okumak istedi, dudakları tam kavuşacakken ansızın kendisini durdurdu.

"Lütfen dur" dedi, "dur"

Şaşkın bakışlarla ufak bir tebessüm eden adam, elini tuttu, "Buradayım" dermişçesine, onu rahatlatmaya çalıştı.

"Ay ışığında öpüşmenin gizemini bilir misin" dedi adam.

"Rivayete göre, gerçek aşkın öpücüğüyle birleşen ay ışığı, yaralı kalplerin ateşini söndürürmüş. Buzdan katılaşmış bedeni ise sarmalayan yeni ateşi haline gelirmiş"

"Her halukarda yanacağız yani, öyle mi" dedi.

"Belki de" dedi adam.

"Söz veriyorum ki ama, kalbine dokunmayacağım" diyerek devam etti.

Bulutların ardına saklanan Ay da, günü aydınlatmayı bekleyen Güneş de, o gece birbirleriyle hiç konuşmadılar.

Dünden kalanların hepsine bir veda gibiydi o gece.