10 Ekim 2010 Pazar

The Phantom of the Opera!

Herkese iyi pazarlar! Bugünün tarihine de değinmeden geçemeyeceğim : 10.10.10 :)) Sezeryanların patladığı andır kesinlikle:) Bu anlamlı pazarın size bol güzellikler getirmesini diliyorum! 

Cumartesi bile uykumu alamamış biri olarak 1,5 haftalık süper-uykusuz bir zaman sürecinden sonra bugün uykunun tadını çıkardım. Sonra da düşündüm de, her şey aslında "yokluğunda" kıymet kazanıyor. Bir şeyin hayatınızda yokluğu ya da eksikliği, ona aslında ne kadar ihtiyacınız olduğunuzu hatırlatıyor size.. Geri kazanmanız mümkün olabilecek bu eksiklik/yokluklarda (mesela uyku gibi:)) bu gerçekten "kıymet anlamak" için çok hoş bir yöntem. Yani işin uyku bakış açısından bakınca, uykusuzluk mutlu sonla dolu pazarlar için güzel bir şey. :)

Haydi başlığımıza dönelim o zaman. Bugün ki konumuz herkesin en az 1 kere duyduğu muhteşem bir filmin muhteşem müziği : The Phantom of the Opera!Aslında Phantom of the Opera'ya "film" demek yanlış olur, çünkü aslında bu, bir İngiliz besteci olan Andrex Lloyd Webber'in bir müzikal eseridir. Bu eserin oluşturulmasından 20 yıl sonra, film olarak çekilmiştir.

Phantom of the Opera'yı ilk izlediğim an, beni müziğe tamamen bağlayan andır diyebilirim. Bir başka deyişle bu müzikal, benim müziğe olan yolculuğuma çıkma sebeplerimden biridir.

Bir opera binasında "müziğin meleği" olarak adlandırılmış Christine'in yine kendisi gibi muhteşem bir müzikal deha olan The Phantom of the Opera ile olan düeti ise, işte müzik tarihi dünyasına adını altın harflerle yazdırmıştır. Peki, onlarca farklı sesten duyduğumuz Phantom of the Opera müziklerini yeniden yorumlayan muhteşem sanatçılar kimler? Hadi bir göz atalım.

Öncelikle Sarah Brightman ve Antonio Banderas'ın düetinden başlayalım:

Müziğin vazgeçilmez korku dolu ama bir o kadar da tutkulu enstrumanı olan Klise orgu, şarkıya kesinlikle inanılmaz bir hava katıyor. Sonrasında ise tüm orkestranın müziğin başlangıcını coşkun bir tonla çalmasıyla sahnede Sarah Brightman beliriyor, narin bir yürüyüşle Christine rolünü benimsediği ne kadar da belli oluyor. Sarah Brightman şarkıya başlarken arkadan Antonio Banderas'ın geldiğini görüyoruz. İkili düetlerine başlıyorlar. Gerçekten tüyler ürpertici bir performans olduğu kesin. Şarkının sonlarına doğru Sarah Brightman'ın opera solosu ise gerçekten muhteşem.

http://www.youtube.com/watch?v=S88rkpPu8_g

Bu performans, The Phantom of the Opera'nın ürkütücü ve aşk dolu atmosferini en iyi anlatan performans olması ile birlikte, bir performans daha var ki bu sefer enerji dolu ve tutkunun tavan yaptığı bir atmosfere götürüyor bizi:

Nightwish'in yeniden yorumladığı The Phantom of the Opera, tek kelimeyle mükemmel!

Şarkı başlarken grubun fikir babası Tuomas Holapainen'in klavyesinden başlangıcı duyuyoruz. Kısa bir süre sonra grubun soprano vokali Tarja Turunen, "in sleep he sang to me, in dreams he came" sözleriyle şarkıya başlarken bütün stadyumu çığlıklar, alkışlar ve gözyaşları dolduruyor.

Ardından tüm grup şarkıya muhteşem bir rock/metal havası vererek, doğal atmosferinden de uzaklaşmayarak şarkıyı yorumluyorlar. Bu sefer The phantom of the opera olan grubun basçısı Marco Hietela'nın muhteşem sesi, Tarja Turunen'e eşlik ediyor.

Bütün şarkıyı, Sarah Brightman'dan farklı olarak "opera tonunda" söyleyen Tarja Turunen, sonunda artık şarkının klişeleşmiş solo operasını yaparken tüm grup da muhteşem bir coşkuyla opera ve rock müziğin birbirine aslında ne kadar da yakıştığını bizlere ispatlıyor. Şarkı, Tarja Turunen'in muhteşem tiz çıkışı ile sonlanıyor.


Bu iki performansı kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim, etkilenilmeyecek gibi değil!

Herkese güzel pazarlar :)

Müzikle kalın! :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder